ADEM'DEN HAVVA'SINA 4
26.01.2014 04:57
Buharlı bir gün bu gün Havva, her yerin sislerle kaplı olduğu bir gün.Bütün gerçeklerin net olarak görülemediği bir gün.Gerçeklerin, gerçekliklerini kaybetmeye hazır oldukları bir zaman aslında.
Her anın yavaş yavaş zehirlendiği amansız bir an.Yazılacak kelimelerin acı içerdiği, acınası bir yazı.Dünyanın ağzını açtığı ve içinde her şeyi yutmaya hazır bir canavar gibi beklediği garip bir gün.Bugün, dünden daha farklı, daha önceki günlerden çok daha farklı bir gün.Anlamın kayıp olduğu, kayıpların bulunamayacağının anlaşıldığı bir gün.Bu topraklarda karınca kolonileri birbirleriyle savaş halindeler.Birbirlerinin şehirlerini talan ediyorlar, yıkıp geçiyorlar.Benimde şehirlerim talan edildi işte Havva, bütün kulelerim düştü bir yandan.Saatler saatleri, günler günleri, aylar mevsimleri, yıllar asırları kovalıyor Havva; bu eşsiz döngü kendi içinde tekrarlanıp duruyor.Hiç bilmediğim bir zamanın hiç bilmediğim bir noktasındayım ve yalnızca hayalinle yoldaşlık edebiliyorum.Uçsuz bucaksız bu topraklar nerede nihayete eriyor bilmiyorum ama o son noktada dahi senin olup olmadığından emin değilim; sonunda senin beni beklediğini bilsem cehennemi yüzerek geçer cenneti uçarak aşar ve en tepede beni bekleyen kollarına gelirdim ama bildiğim tek şey yokluğun.Yokluk, o adı sanı belli olmayan cehennem, çöl, ıssızlık, ne kadar da keskin ve acı.Tüm acılar yalnızlıktan kaynaklanırsa yalnızlığın da yalnızca senin olmayışından kaynaklandığını söylemek gerekir Havva, çünkü yalnız olmak bir başka insandan yoksun olmak demek değildir, yalnız olmak Havva'sız olmak demektir.Ne sesler ne görüntüler ne duyular ne de sıcaklık, hiçbiri tek başına var olamıyor ve hepsini birbirine muhtaç.Sağır olsam sesi olmayan bir doğa, kör olsam göremediğim bir evren, duyumsayamasam hissedemediklerim ve algılayamasam ısının tüm anlamsal katmanları yok olur gider; oysa ben hepsi bir olduklarında onlardan zevk alıyorum, tek başlarına hepsi eksik ve görülmeye değer değil.Gece gökyüzüne baktığımda yıldızların birbirlerinden ayrıksı duruşlarından anlamlar çıkarmaya çalışıyorum; güneşle ayın birbirine değememelerinden ve kavuşamamalarından anlamlar çıkarıyorum; denizle toprağın hangisinin diğerini daha çok örtmek istediğini merak ediyorum, acaba deniz mi toprağı daha çok seviyor ve onu her şeyden korumak için üzerine kendisi kapanıyor yoksa toprak mı denizi daha çok seviyor ve onu kendi derinliklerine alıp her yeri kaplamak istiyor; hangisi hangisini, kim kimi; aklım kendi kendine dolanıp duruyor Havva ve sonunda duruyor, galiba aklım başımdan gidiyor, yel esince yaprakların ağacın dallarından ayrılıp kopup gidişi gibi.Kendimden kopup gidesim var Havva, bedenimi burada koyup gitmek istiyorum, denize dalsam ve en dibe varıp orada herkesten saklansam, fark eder mi şu anki halimden?